Üçüncü Tekil Şahıs Depremleri
O’nu özlüyorum… O dediğim üçüncü tekil şahısa indirgediğim acımasız deprem bir zamanlar -çok da değil üstelik daha dün gibi- birinci çoğul şahıs oluşumu sağlamıştı… oysa 2. tekil şahıstı hep gittiği […]
O’nu özlüyorum… O dediğim üçüncü tekil şahısa indirgediğim acımasız deprem bir zamanlar -çok da değil üstelik daha dün gibi- birinci çoğul şahıs oluşumu sağlamıştı… oysa 2. tekil şahıstı hep gittiği […]
sana nasıl aşık olduğumu anlatmaya kalksam, gökyüzünde yıldız kalmaz utanmayan… gözlerinin içine bakarken nasıl utandığımdan bahsetsem bir tek hakim bile kalmaz idam fermanımı imzalamayan… ellerimde anlatılmaz bir mutluluğun parmak izleri
Sarsıldım, omzundan tutulup kendisine gelmesi için silkelenen bir sarhoş gibi; öne düştü başım! Sustum! Ellerimi yüzüme götürmeme bile izin vermedi bakışların! Sustum! Sus pus oldu sesim! Toplayıp yeniden tüm ordularını
Böyle Buyurdu Zerdüşt, kuşkusuz, Nietzsche’nin en önemli eseridir. Gücünü çoğu kişinin zannettiği gibi yalnızca poetik anlatım yapısından değil, aynı zamanda çok güçlü toplumsal kurumlara karşı başlattığı amansız eleştirilerinden alır. Daha
Yazıya başlarken, daha en başından belirteyim ki, başlıktaki sorunun cevabını biliyorum da bu cevabı açıklamak üzere bu yazıyı yazıyor değilim, amacım bu soruya bu yazıyı yazarak bir cevap bulmaya çalışmak.
Nullum magnum ingenium sine mixtura dementiae fuit.[2] Seneca Ben; daha 20’li yaşlarında bir sevda Don Quijote’u! Binmişim tımarsız, eğersiz Rossinante’me de, dur durak bilmeden şiirler düzerim genç Dulcinée’min güzelliğine. Yalanlar, Sanço
Deniz koydum adını, kederi bende kaldı… Uzak köyler kurdum birbirine Deniz’ine aldandım… Metin – Kemal Kahraman Bu büyük acı tam yedi yıl önce başladı. Yedi yıl önce, puslu gecenin orta yerinde,kenarda köşede, ne
Gittin! Seni benden, beni senden koparttılar! Kahpe bir intihara dönüş bileti kesti gişedeki Azrail! Tımarhanelere kaldırdılar beni, kollarıma kocaman serum şişelerinde gözyaşları bağladılar! Gidişini kanıtlayan en büyük delil olmuştu hiç gelmeyişin!
İçimde, geçmişe ve sana dair öyle çok acı birikmişti ki, alt alta yazılsalar, hiç utanmadan şiir olacaklardı! Bu yüzden kesip bileklerimi kör bir jiletle, giderken söylemeye bile korktuğun her kelimeni
Ben; acıyarak reddettiğin bir şizofrendim! Ürkütücü düşler kuran, ipe sapa gelmez şiirler yazan, zavallı bir şizofren! Gittin, paragraflar dolusu intihar koydun, bir zamanlar şefkatini tattırdığın avuçlarıma, kırarak parmak uçlarında gizlediğin